Geçtiğimiz haftalarda değişik rütbelerde asker ve polislerimizi,
ebedi güzelliği yaşayacakları cennete uğurladık. Gözyaşlarıyla, hüzünle,
ama gururla…
.
Bu dünyada alınabilecek en büyük ve en değerli ünvan olan “şehit” sıfatıyla.
.
Rabbim, şehitlerimize makamların en güzeli olan Hz. Peygamber (as) ile birlikte mutlu bir sonsuzluğu nasip etsin!
.
Aslında kıskanılacak kişilerdir onlar. Çünkü Yüce Allah herkese bu
makamı nasip etmez, ancak sevdiklerine hem de çok sevdiklerine bir lütuf
olarak verir.
.
Yüce Allah’ın bu gençlere nasıl bir muamele yapacağını merak
ediyorsanız lütfen ayet ve hadislerden yararlanarak karaladığımız şu
satırları dikkatle okuyunuz.
.
Dinimize göre, peygamberlikten sonra insanın erişebileceği en yüksek
rütbe şehitliktir. Kutsal kitabımızda nebiler, sıddîklar, şehitler,
salihler, fazilet yönüyle yüce mertebeler olarak yan yana anılmışlardır.
Bu konuya değinen bir âyet-i kerimenin meâli şu şekildedir:
.
“Allah’a ve Peygambere itaat edenler, işte bunlar; Allah’n
kendine nimet verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehitlerle ve
salihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır” (Nisa, 69).
.
Hiçbir dünya menfaati gözetmeden, Allah’ın dinini yüceltmek,
müslümanların şan, şeref ve namuslarını korumak, vatanı muhafaza etmek
amacıyla ve sadece Allah rızası için savaşan, savaş sırasında ölen
müslümanlar gerçek anlamda şehit sıfatını kazanmışlardır.
.
Bunlar Allah’ın sevgili kulları olup cennetle
mükâfatlandırılacaklardır. İnsanlara olan borçları hariç, bütün
günahları affedilecektir. Şehitler karşılaştıkları cennet nimetlerinden
öyle memnun kalacaklardır ki Yüce Allah’a:
.
“Ey Rabbimiz! Biz, senin yolunda tekrar şehit olmak için dünyaya döndürülüp öldürülmeyi istiyoruz” diyeceklerdir.
.
Şehitlik mertebesine, ancak mümin olanlar erişebilir. Kelime-i Şehadete inancı olmayanlar bu rütbeyi hiçbir zaman kazanamazlar.
.
Şehitler aslında harp meydanında kanlı elbiseleriyle gömülür.
Allah’ın huzuruna, harpte yaralanıp şehit oldukları andaki durumlarıyla
gelirler. Yaralarından rengi kan, fakat kokusu misk gibi olan kan akar.
.
Şehitlik mertebesinin yüceliğini bildiren pek çok ayet-i kerime mevcuttur. Bunların birkaçında mealen şöyle buyurulur:
.
“Allah yolunda öldürülenlere ‘Ölüler’ demeyin; zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz” (Bakara, 154), “Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, size Allah’tan onların topladıklarından hayırlı bir mağfiret vardır” (Âl-i İmran, 157), “Allah
yolunda öldürülenleri ölü saymayın, aksine Rableri katında diridirler.
Allah’ın bol nimetinden onlara verdiği şeylerle sevinç içinde
rızıklanırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere,
kendilerine korku olmadığını ve üzülmeyeceklerini müjde etmek isterler” (Âl-i İmran, 169-170).
.
Bu konuda Peygamber Efendimizin bazı buyrukları da şöyledir:
“Şehit, öldürülürken sizden birinizin karınca ısırmasından duyduğu acıdan fazla bir acı duymaz”.
.
“Şehidin, akrabasından 70 kişiye şefaat etmesine izin verilecektir”.
.
“Dünyadaki nimetlerin hepsi kendisine verilecek olsa da, cennete
giren hiçbir kimse, dünyaya tekrar dönmek istemez. Şehit müstesna; çünkü
o, gördüğü faziletten dolayı tekrar tekrar dünyaya dönüp 10 kere daha
şehit olmak ister”.
.
Ashabdan Hârise bin Sürâka’nın annesi Peygamberimize gelerek: “Ey
Allah’ın elçisi! Hârise’nin durumundan bana haber verir misiniz? Ona
Bedir günü serseri bir ok dokunarak öldürmüştü. Eğer oğlum cennette ise
bu acıya sabrederim. Cennette değilse ona gücüm yettiği kadar ağlamaya
çalışırım” demişti. Sevgili Peygamberimiz cevaben şöyle buyurdu: “Ey
Hârise’nin annesi! Sana şanlı bir haber vereyim. Cennette birçok yüksek
derece vardır. Oğlun muhakkak bunlardan Firdevs-i Âlâ’ya (en yüksek
derece) erişti”.
.
Sıraladığımız ayet ve hadislerden, yurt savunmasına katılmanın,
Allah yolunda, vatan ve millet uğrunda ölümü hiçe sayarak fedakârca
savaşmanın, kutsal değerler uğrunda ölmenin ne büyük bir fazilet olduğu
açıkça anlaşılmaktadır.
.
Şehitlerimizin öteki âlemde ulaşacakları durağı en güzel şekilde
gözlerimizin önüne seren millî şairimiz merhum Mehmed Akif Ersoy,
duygularını kelimelere şöyle yüklemiştir:
.
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pâk alnı değer.
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
.
Bir müslümanın bütün hayatı boyunca arzulayabileceği, hayal
edebileceği bir sahne şehitlerimize lâyık görülmüştür. Şehitlerimize
kucağını açan bir Peygamber olduğu için yakınlarına vakar ve gururlu bir
duruş daha çok yakışacaktır. Zira onlar artık Rabbimizin büyük nimet ve
ihsanlarına nail olacak özel misafirleridir.
.
Şehadet şerbetini içen bu müstesna şehitlerimiz, sadece kendileri
özel ve yüksek bir itibar kazanmakla kalmıyor; aynı zamanda aileleri de
bu nimet ve manevi ayrıcalıklardan istifade etme imkânı bulmuş
oluyorlar.
.
Şunu da belirtmek gerekir ki, kahraman şehitlerimiz, bu milletin
mukaddes değerleri için canlarını Yüce Allah’a adayan mümtaz kişiler
olup bu ülkenin inanan her ferdinin gönlüne girmeyi başarmışlardır. Yani
şehitlerimiz artık bütün bir millete ait olmuş, milletimizin ortak bir
değeri haline gelmişlerdir.
.
Cenaze namazlarını kıldığımız ve Yüce Allah’ın engin rahmetine
uğurladığımız şehitlerin, eğer duyabilseydik, musallâda arkalarında
namaza duran cemaate ve yakınlarına adeta şöyle seslendiklerini
anlayacaktık.
.
Şehitlerin dilinden bunu bir şiir halinde kaleme alan Emekli Binbaşı Cengiz Numanoğlu’na sözü bırakıyoruz:
.
Şehitler diyorlar ki: “Görünüşe kanmayın,
Tabutlara bakıp da, bizi öldü sanmayın.
Biz, ölümü öldüren bir iman taşıyoruz,
Kur’ân’a and olsun ki, dipdiri yaşıyoruz.
.
Ana, baba, eş, kardeş, silin gözyaşınızı,
Bu şeref size yeter, dik tutun başınızı.
Bu ilâhi şöleni veda sanmayın sakın;
Biliniz ki, Cennette buluşmamız çok yakın”
.
Cennette buluşmayı arzuladığımız bu aziz vatanın en değerli ve
yiğit evlatları olan şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, ailesi,
yakınları, milletimiz ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize de sabırlar
diliyoruz.
.
Rabbimiz ülkemizi iç ve dış hainlerin şerlerinden muhafaza buyursun!
Şühedanın mübarek kanı üzerinde bize devredilen ve yaşama bedeli
yüksek olan bu aziz vatanda birlik ve beraberliğimiz kıyamete kadar
sürdürecek bir ruha sahip olmamızı Rabbim hepimize nasip etsin.
.
Bu ülkeye ait olmadıklarını yaptıkları zalimlikler ve insanlık dışı
eylemlerle gösteren bölücü terör örgütünü Mevlâmız kahr u perişan
eylesin.
.
Bu ülkenin dirliğine inanan, birlik ve beraberliğinin devamı için
titizlenen, huzur ve mutluluğun bu coğrafyada kıyamete kadar devam
etmesini arzulayan ve bunun için gerektiğinde canlarını milletimizin
mukaddes değerlerine adayan şehitlerimize selâm olsun!
.
Milletimizin başı sağ olsun!
.
29.09.2015
Prof.Dr. Mefail HIZLI
Ankara Müftüsü