07.05.2021

KADİR GECESİ

 

Leyle-i Visal Kadir Gecesi

 

Sözlüklerde “hüküm, şeref, güç, yücelik” gibi anlamlara gelen “Kadir Gecesi” , dinî literatürde ise “leyletü’l-kadr” şeklinde Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği gecenin adı olarak kullanılır. Aynı adı taşıyan 97. sûre bu gecenin fazileti hakkında nâzil olmuştur. Sûrede Kur’an’ın Kadir gecesinde indirildiği ve sözü edilen gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu belirtilir. Müfessirler hayırlı olanın bu gecede yapılan amel olduğunu, bin ayın ise içinde Kadir gecesinin bulunmadığı bir süreyi ifade ettiğini belirtirler (Taberî, XV, 339). Ancak genel bir rakam konumunda bulunması ve ism-i tafdîlden sonra gelmesi dikkate alınarak bu sayının çokluktan kinaye olabileceğini söylemek de mümkündür.

Kadir gecesinin önemine işaret eden bazı hadislerde ise; önceki ümmetlerin uzun ömürlü olmaları sebebiyle fazla sevap kazanma imkânına sahip bulunmalarına karşılık Müslümanlara Kadir gecesinin verildiği belirtilir (el-Muvaṭṭaʾ, “İʿtikâf”, 15). Yine bir hadiste , “inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihyâ edenlerin geçmiş günahlarının affedileceği” müjdelenmiştir (Buhârî, “Fażlu leyleti’l-Ḳadr”, 1; Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn”, 175-176). Ramazanın son on gününe girildiğinde Hz. Peygamber dünyevî işlerden uzaklaşıp i‘tikâfa çekilir, geceleri daha çok ibadet ve tefekkürle geçirdiği gibi ailesini de uyanık tutardı (Buhârî, “Fażlu leyleti’l-Ḳadr”, 5; “İʿtikâf”, 1; Müslim, “İʿtikâf”, 1-5; Tirmizî, “Ṣavm”, 73). Resûl-i Ekrem’in Kadir gecesinde, “Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet!” şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği belirtilir (Tirmizî, “Daʿavât”, 84; İbn Mâce, “Duʿâʾ”, 5).

Kadir gecesinin Kur’ân-ı Kerîm ve hadislerde ifadesini bulan önemi, bu gecede yapılan ibadet ve duaların kabul edileceğine, bu geceyi ihya edenlerin günahlarının bağışlanacağına dair Hz. Peygamber’in açıklamaları, Müslüman toplumlarda ve özellikle Osmanlılar’da Kadir gecesinin diğer kandillere göre daha büyük ilgi görmesine, bu arada sosyal hayata yansımasına, örf ve âdetlerin zenginleşmesine vesile olmuştur.

Bu sebeple Müslümanlar, Ramazan ayının son on gecesini ve özellikle âlimlerin çoğunluğunun işaret ettiği 27. geceyi büyük bir fırsat bilip; kulluk bilinci içinde ibadet etmeye, geçmişin muhasebesini yaparak hatalarından ders çıkarmaya, ilahi rahmet ve mağfirete nail olmaya gayret gösterirler. Aynı zamanda böylesi eşsiz bir gecenin ve fırsatın daha iyi değerlendirilebilmesi adına ve gelecek nesillere aktarılması için toplumsal olarak birçok etkinliklerde bulunurlar. İslam Dünyasına bakıldığında da yine Ümmet olarak büyük bir önem ve gayretin sergilendiği görülür; bir çok edebi ve sanatsal etkinliklerin, kültürel ve sosyal faaliyetlerin gerçekleştirildiği bir gece olarak anılır, kabul edilir ve kutlanır. Özellikle Osmanlı döneminde Kadir Gecesi, divan şiirinde “leyle-i Kadr, şeb-i Kadr, şâm-ı Kadr” gibi terkiplerde gerçek ve mecaz anlamlarıyla ve cinas, tevriye, îhâm, îhâm-ı tenâsüb gibi edebî sanatlarla zengin bir kullanım alanı sahip olmuştur. Gökten rahmet ve bereketin sabaha kadar yağdığını anlatmak için “nûr-ı Kadr, nûr-ı şeb-i Kadr”; sevgilinin yerini ifade için “sarây-ı Kadr, kûşe-i Kadr”; sevgiliye kavuşma için “Kadr-i visâl, Kadr-i vasl” gibi terkipler kullanılmıştır. Kadir gecesi özel ibadet ve duaları, bunlarla ilgili donanımları, teşrifat ve merasimleriyle Osmanlı toplum hayatında zengin bir gelenek oluşturmuştur. Ramazanla başlayan hatimlerin Kadir gecesinden önce tamamlanması ve o gece duasının yapılmasına dikkat edilmiş, değişik camilerde hâfızlar ve duahanlar tarafından sanatkârane ifadelerle duada bulunma âdet haline gelmiştir. Büyük camilerde bu duaların sabah namazına kadar devam ettiği bilinmektedir. Bunun yanında cami ve tekkelerde vaaz ve irşadda bulunulur, bunlara halktan başka ulemâ, meşâyih ve devlet ileri gelenleri de katılırdı.

Bütün dünyayı ve ülkemizi de etkisi altına alan salgın hastalık sebebiyle yaklaşık bir yıldan fazla bireysel ve toplumsal olarak büyük bir imtihandan geçmekteyiz. Bu süreçte birçok bireysel ve sosyal faaliyetlerimiz kısıtlanmış olup, geçmiş senelerin özlemi ile nice özel milli ve manevi zaman dilimlerini buruk ve mahzun geçirmek zorunda kaldık. Lakin bu sıkıntılı süreç bize hem milli ve manevi değerlerimizin kıymetini hem dünya hayatımızın ve yaşam biçimimizin yeniden sorgulanması ve kurgulanması gerektiğini de hatırlatmaktadır. Hayatın geçiciliği, ölümün her an yanı başımızda oluşu, yarına dair beklentiler ve kaygılar hususunda mutedil ve mütevekkil olunması gerektiği, önemli ile değerlinin farkına varabilmek, varlığın, nefesimizin, doğanın önemi ve önceliği, giyim-kuşam ve yeme-içme gibi eylemlerin riskleri; israf-ihtiyaç dengesinin gerekliliği gibi günlük yaşam içerisinde farkına varmadığımız birçok konu, bütün bu yaşadığımız süreç biraz daha iyi kavranmasına vesile olmuştur. Dolaysıyla yaşadığımız bu musibet bizim hayrımıza ve kemalimize vesile olacak bazı fırsatlarda barıdırmaktadır.

İnanan insanlar için hidayet, şifa ve rahmet kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu bir ay Ramazan Ayı ve o mübarek gece ki bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi’nin bu yıl salgın hastalık ve salgın tedbirleri sebebiyle biraz buruk ve mahzun geçiyor olması bizi Allah’a karşı kulluk sorumluluğumuz, kendimize,ailemize,çevremize ve diğer bütün inanan kardeşlerimize karşı beşeri ve ahlaki sorumluluklarımızın gereği yapma noktasında mazeret olmamalıdır. Bu süreç yeni arayışların; sosyal,bilimsel, kültürel gelişmelerin, hayatı ve yaşam biçimlerimizi gözden geçirip güçlendirmenin vesilesi olmalıdır. Beşeri ve ahlaki zaaflarımızın;kötü alışkanlık ve davranışlarımızın yeni ve daha hayırlı alternatiflere dönüşmesine bahane olmalıdır. Bencillikten ve yalnızlıktan kurtulmanın; mega kentlerde, kalabalık yerleşim ve konutlarda kendi zindanına hapsolmuş ruhlarımızın kardeşlik,cömertlik, merhamet ve muhabbet duyguları ve en önemlisi Allah’a teslimiyet ile özgürlüğüne kavuştuğu bir dönüm noktası olabilir.

 

Bu sene 8 Mayıs Cumartesi gece başlayıp 9 Mayıs Pazar günü sabahına kadar sürecek Muhteşem Gece’de maddi ve manevi hastalıklarımızın Şifasını, büyük-küçük bütün kusur ve günahlarımızın Affını talep edeceğiz. Yine bu Muhteşem Gece’de dünyevi ve uhrevi arzularımızın, hayallerimizin istek ve temennilerimizin Yüce Allah’tan hayrını ve gerçekleşmesini talep edeceğiz. Dualarımızın geri çevrilmediği, Allah’ın rahmet, merhamet ve mağfiret ile tecelli ettiği, Meleklerin Semaya kadar indiği, gönüllerin huzur ve sekinet bulduğu esenlik gecesidir bu gece.

Günahlarımızın affı için öncelikle günahlarımızın farkına varmamız; bizi bu hatalara düşüren sebeplerin neler olduğunu, bizim hangi güdü ve zaaf ile bu hataya düştüğümüzü bilmemiz idrak etmemiz gerekmektedir. Zira kişi affını isterken hangi günahından af talep ettiğini de bilmedir. Gönlünde ve vicdanında yaptığı hatanın pişmanlığını hissetmeli, aynı hatayı tekrarlamamak için yeni ve hayırlı davranışların,alternatiflerin talebinde bulunulmalıdır. Dualarımızın kabulü için samimiyet ve temiz bir niyet gereklidir. Muhtaç olanın biz olduğumuzu, isteklerimizin dünya ve ahiret için hayırlı olup olmadığını, duaların sadece isteklerimizin gerçekleşmesi ile kabul edilmediğini, Allah katındaki takdir ve taksim ile her şeyin gerçekleşebileceğini, duanın Allah ile Kul arasındaki gönül bağı olduğunu, duanın sadece istemek olmadığını aynı zamanda ham,şükür, tazim ve peygamberi selamlamak ve anmak olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız.

Unutmayalım ki hiçbir günahımız Allah’ın aff ve mağfiretinden, hiç bir isteğimiz O’nun Kudret ve Kereminden daha büyük değildir. Hz. Peygamber’e olan sevgi ve bağlılığımızın Rabbimizin rızasına vesile olduğunu, Kadir Gecesinin inanan insanlar için mağfiret ve rahmet gecesi olduğunuasla hatırdan çıkarmamak gerekmektedir. Dualarımızda sadece kendimizi ve ailemizi değil bütün kardeşlerimizi anmamız gerektiğini bunun duanın gücüne güç kattığını unutmamamlıyız.

 

Bu duygu ve düşünceler ile Mübarek Ramazan Ayının ve Kadir Gecesinin bireysel ve toplumsal olarak, maddi ve manevi hastalıklarımızın Şifasına, kardeşlik ve birliğimizin kuvvetlenmesine, Allah’a daha iyi bir kul olup Hz. Peygamber’e layık bir ümmet oluşumuza, vesilesi olmasını niyaz ederim.

 

 

 

Eyyüp AYAZ

Kızılcahamam İlçe Vaizi