20.07.2023

MUHAREM AYI, AŞURE VE HİCRİ YILBAŞI

 

Bazı zamanlar vardır ki taşıdığı özelliğe ve öneme binaen diğer zamandan çok daha değerlidir.  Hicri yılın başlangıcı  olan Muharrem ayı   İnsanlık ve İslam tarihi açısından büyük önemli haiz ve mübarek zamanlardan biridir. Muharrem ayı, dini, sosyal ve tarihi önemi haiz olaylara sahne olmuştur. Muharrem, hürmete layık demektir. Bu ayın rahmeti ve fazileti bol, ilahi feyiz ve bereketi çoktur.Muharrem ayını önemli kılan özellikleri kısaca şöyle sıralamak mümkündür.              
1) Hicri yılbaşı.Muharrem ayı, 12 ay ve 355 gün olan kameri yılın ilk ayıdır. Adındanda anlaşılacağı üzere, kameri yılda  güneşin değil ayın hareketleri esas alınmaktadır. Hicri tarih Hz. Peygamber(s.a.v)’in Mekke’den Medine’ye hicretiyle başlar. Hicretin takvim başlangıcı olarak kabul edilmesi, Hz. Ömer döneminde olmuştur. Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiği yıl (Miladi 622) İslami takvimin başlangıç yılı (Hicri 1) olarak, Muharrem ayı da bu takvimin ilk ayı olarak kabul edildi.           

2) Aşure günü (10 Muharrem) Bilindiği üzere Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiğinde orada yaşayan yahudiler Hz. Musa ve İsrailoğullarının, Firavunun zulmünden aşure günü kurtulduğuna inanarak bugün oruç tutuyorlardı. İbni Abbas’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:” Hz.Peygamber Medine’ye geldiğinde, Yahudilerin  Aşure günü orucunu tuttuklarını gördü. “ Bu nedir? “ diye sordu.  “ Bu hayırlı bir gündür. Bu, Allah’ın İsrailoğullarını düşmanlarından kurtardığı,  bu sebeple de Musa’nın oruç tuttuğu gündür.” dediler. bunun üzerine Hz. Peygamber ben Musa’ya sizden daha layığım” buyurdu ve hem kendisi bugünde oruç tuttu hem de başkalarına oruç tutmalarını emretti. (Buhari, savm,69 Müslim, savm 127;1,795)

Hz. Peygamber,  aşure günü oruç tutmayı teşvik etti ve şöyle buyurdu: “ Aşure  günü orucunun bir önceki yılın günahlarına keffaret olmasını Allah’tan umarım.” (Tirmizi, Savm, 48)                               
Aşure günü oruç tutulması uygulaması ramazan orucunun farz kılınmasına kadar devam etti. “ Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten  sakınmanız için oruç sizden öncekilere olduğu gibi size de farz kılındı.” (Bakara 183) ayeti inince, Aşure orucu isteye bağlı hale geldi. Hz. Ayşe bunu şöyle anlatıyor: “ Rasulullah aşure günü oruç tutulmasını emretti. Ramazan orucu farz kılınınca dileyen aşure günü oruç tuttu dileyen tutmadı.” ( Buhari, savm 69 )  

Aynı konuda yine Hz. Ayşeden gelen diğer rivayette de şöyledir: “ Ramazan orucu farz kılınmazdan önce aşure günü Kureyşliler oruç tutarlardı. Aşure günü Kabe’nin örtüsünün değiştirildiği gündü. Allahu Taala Ramazan orucunu farz kılınca Resulullah ,” Dileyen  aşure günü oruç tutsun, tutmak istemeyen de tutmasın dedi.(Ahmed,4,244)           
Hz. Peygamber (s.a.v) Muharrem Ayı’nın 9,10 ve 11. günlerinde oruç tutmayı ashabına tavsiye etmiştir. Bir hadisi şerif de şöyle buyrulmuştur: Resulullah aşure günü oruç tutunca “ Ey Allah‘ın Resulü bugün Yahudilerin ve Hıristiyanların hürmet gösterdikleri bir gündür.” dediler. Bunun üzerine Resulullah, “ Gelecek yıl inşallah Muharrem’in dokuzuncu gününde de oruç tutacağız.” dedi. Ertesi yıla ulaşamadan Resulullah vefat etti. (Müslim, Siyam, 133) Peygamber Efendimiz Muharrem orucuyla ilgili olarak şöyle buyuruyor: “ Ramazan ayından sonra tutulan oruçların en hayırlısı Allah’a izafetle (Allah’ın ayı denilerek) şereflendiren Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz ise geceleyin, kılınan namazdır. “ (Müslim, Sıyam, 202) Peygamberimiz bir başka hadiste de aşure gününde tutulan orucun bir yıl önce işlenen hata ve günahların bağışlanmasına vesile olacağını müjdelemiştir.(Tirmizi,Savm,48,3,126)  Ancak Hz. Peygamber’in bildirdiğine göre yalnızca aşure günü değil Muharrem’in 9,10 ve 11. günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir.

Aşure günü oruç tutmanın faziletine ilişkin sahih hadisler bulunmasına karşılık o gün de hububat karışımı aşure pişirmek, sadaka vermek, mescitleri ziyaret etmek, kurban kesmek gibi fiiller hakkında sahih habere rastlanmamaktadır. (Yavuz, Yusuf Şevki,”Aşure, DİA,4,25) bununla birlikte, Müslüman Türklerin dini halk geleneğinde önemli bir yer tutan aşure, aynı zamanda Muharrem’in onuncu günü başlamak üzere daha sonraki günlerde de özel merasimle pişirilip dağıtılan tatlıya isim olmuş ve sosyal dayanışmaya önemli katkılarda bulunmuştur. Çok eskiden beri devam eden aşure aşı, Osmanlılar döneminde sarayda pişirilmiş,”aşure tatlısı” adı verilen özel kaplarla da saray dairelerine ve halka birkaç gün süreyle dağıtılmıştır. Aşure gününde meydana gelen diğer tarihi olaylar Aşure günü adı verilen on Muharrem ayında meydana geldiği rivayet edilen diğer bazı önemli olayları da kısaca şöyle sıralamak mümkündür:
a. Rivayete göre Hazreti Nuh’un gemisi tufandan kurtulup Cudi dağına aşure günü oturmuştur. Bilindiği üzere Hz. Nuh Allah’ın emri üzerine kendisine inananları yaptığı bir gemiye bindirmiş, tufan  gerçekleşince inanmayanlar suda boğularak helak olmuşlardı.(Hud, 25-43)
b.Hz.Âdem’in tövbesinin kabul edilmesi,   
c.Hz.İbrahim’in Nemrut’un ateşinden kurtulması,             
d.Hz.Yakup’un oğlu Yusuf’a kavuşması,                   
e.Hz. Musa ve İsrailoğulları’nın firavunun zulmünden kurtulmaları, On Muharrem aşure günü gerçekleştiği rivayet edilen olaylar arasındadır.                             

İslam Tarihinde On Muharrem Emeviler’in İkinci hükümdarı Yezit zamanında ve hicri 61, miladi 680 yılı Muharrem ayının onuncu Cuma günü Hz. Hüseyin’in şehadeti ile sona eren tarihi olay meydana gelmiştir. Ehlibeytin çok değerli bir ferdinin hayatına mal olan bu elim olay sebebi ile 10 Muharrem Şii Müslümanlarca yas günü sayılmış ve bu matem daha sonra geniş çaplı hale gelmiş bir nevi resmi hürriyete bürünmüştür. Muharrem ayı içerisinde Hz. Hüseyin gibi büyük bir şahsiyetin şehid edilmiş olması bütün Müslümanlar için büyük bir acı olmuş  ve Müslümanları derinden etkilemiştir. Bu zatın Hz. Peygamber’in sevgili torunu olması ise bu acıyı daha da artırmaktadır. Tarihin belli bir kesitinde meydana gelen bu üzücü olayları iyi düşünmek ve bunlardan ders çıkarmak gerekir. Müslümanlara düşen görev, bu tür müessif olayların tekrarlanmasını önleyecek bir bilinç ve anlayışa sahip olmak, kardeşlik, birlik ve beraberliğimizi korumaktır. Muharrem ayı tarih boyunca insanlık için dönüm noktaları sayılabilecek önemli olayların yer aldığı bir aydır. İslam’dan önceki semavi dinlerce de değerli bir zaman dilimi olarak kabul edilmiştir. İslam tarihi açısından da önem arz eden bu ayda Hz. Peygamber özellikle bu ayın aşure günü diye adlandırılan onuncu gününde oruç tutmayı tavsiye etmiştir.

Muharrem ayına Osmanlılar döneminde de  ayrı bir önem verilmiştir. Bu ay dolayısıyla şairlerin yazdığı ve “Muharremiye adı verilen manzum şiirlerin sayısı oldukça kabarıktır. Ayrıca yeni yılın başlangıcı olması sebebiyle bu ayda devlet erkanı Padişahın huzuruna çıkarak yeni yılı tebrik ettiği ve Padişahın Muharremiye denilen hediyeler dağıttığı nakledilmektedir. Sonuç olarak Muharrem ayı İslam tarihinde önemli yeri olan bir zaman dilimini temsil etmektedir. Bu ayın önemi,  içinde meydana gelmiş olan önemli olaylardan kaynaklanmaktadır. İslam tarihinin en üzücü olaylarından biri olan Kerbela  olayı da bu ayda gerçekleşmiştir. Bütün Müslümanları üzen bu tarihi olay tarihin hakemliğine bırakılmalı müminler arasında soğukluğun ve kırgınlığın sebebi kılınmamalıdır. bütün Müslümanlara düşen görev tarihin derinliklerinde yaşadığımız olayları dönemin şartları içinde yeniden yaşamaya gayret göstermek yanlış ve üzücü örneklerden ibret alarak onların tekrar yaşanmaması için ne gerekiyorsa onu yapmaktır.
Tüm Müslüman kardeşlerimizin hicri yılını tebrik eder, İslam dünyasının birlik beraberliğine ve insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.

 

                                                                                                                                     Mustafa BAYTAR/Çankaya Müftüsü