25.03.2024

RAMAZAN VE İSLAMIN ÖNGÖRDÜĞÜ MÜSLÜMAN BİLİNCİ

İslam dininin temel iki kaynağı olan Kur’an ve onun hayata uygulanış şekli olan sünnet, örnek bir insan, mümin tipi çizer ve muhataplarına böyle bir şahsiyet kazanmalarını

sağlayacak bir dizi ilke ve davranış önerir. Zaten Kur’an-ı Kerim’i bizlere ulaştıran Hz. Peygamberin (s.a.v) hayatı da Kur’an’da öngörülen model insanın ta kendisidir.

Hz. Aişe validemizin ifadesi ile “Onun ahlakı, Kur’an ahlakı idi:” O halde Kur’an ve sünnete muhatap olan her müminin örnek insan ve müslüman olmak için dikkate alması gereken temel prensipler nelerdir?

İşte Kur’an ve sünnet ışığında ideal insan ve mü’min tipi ve şahsiyeti;

İdeal Mümin; iyi niyetlidir; inancında, düşüncelerinde, söz, iş, icraat ve ibadetlerinde samimidir. İnandığı dinin temel prensiplerine kayıtsız ve şartsız teslim olmuştur. Kur’an-ı Kerime ve onun hayata tatbik şekli olan sünnete bağlıdır. Her türlü hurafe ve batıl inanışlardan uzaktır. Güzel ahlak sahibidir. Elinden ve dilinden kimseye zarar gelmez.

Her yönüyle güven ve emniyet insanıdır. Duyarlıdır; başkalarının acı ve ıstıraplarına duyarsız kalmaz.

 

Dost ve arkadaş seçimine dikkat eder. Malayani şeylerle vakit geçirmez. Yaptığı her işi sağlam yapar.

Hayır sahibi ve hizmet ehli bir insandır. “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.” Hadisini kendisine düstur edinmiştir. İbadetlerinde ve hayır-hasenatında devamlıdır. Yersiz bir gurura kapılarak insanlara üstünlük taslamaz ve yeryüzünde böbürlenerek yürümez. Davranışlarında dengeli ve ölçülü olur.

Boş ve anlamsız şeylerden yüz çevirir. İffetini korur, mahrem yerlerini haramdan sakınır, zina yapmaz, içki içmez, uyuşturucu maddeleri kullanmaz, kumar oynamaz. Emanete riayet eder. Sözleşmelerine sadakat gösterir.

Allah’ın (c.c.) dokunulmaz ve haram kıldığı bir cana haksızca kıymaz. Yetim malı yemez. Ölçü ve tartıda adil davranır, haksızlık yapmaz. Bilmediği şeyin peşine düşmez, bilmediği konuda fikir beyan etmez. Kimse ile alay etmez. Müslüman kardeşlerinde kusur aramaz, onlara kötü lakap takmaz. Doğru sözlüdür, yapamayacağı şeyi söylemez.

Zandan, spekülasyon yapmaktan sakınır. Tecessüs edip insanların gizli hallerini araştırmaz.

Hakkı ve adaleti ayakta tutar. Kin beslemez, düşmanına bile adil davranır. Kendisinin ve yakınlarının aleyhinde bile olsa adalet ile şahitlik eder.

Kötülüklere karşı en güzel bir tarzda mücadele eder; kötülükleri iyilikle savar, insanları güzel öğütle ve hikmetle Allah’ın (c.c.) yoluna davet eder.

 

Hayır işlerinde, iyilik ve takva üzere yardımlaşır, düşmanlık üzere yarış ve dayanışma içinde olmazlar.

İşlerini istişare üzere yaparlar. Harcadıklarında ne israf ederler ne de cimrilik ederler. Harcamaları bu ikisi arasında dengeli olur. Anne ve babasına, yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara ve toplumun ilgi ve alakaya muhtaç olan kesimlerine yardım ederler. Hatalı tutum ve davranışlarında ya da günahlarında ısrar etmez, tekrarlamaz ve onlara yürekten tövbe ve istiğfar ederler. Allah’a (c.c.) ve insanlara karşı sorumluluklarını, görevlerini yerine getirirler. Aynı zamanda ideal ve örnek müslümanın temel hayat ilkesi ve özelliklerini içeren ayet ve hadis manaları olan bu özellikler, insanın hayatta mutlu olma sırları ve kurtuluş reçeteleridir.

Ramazan-ı şerif ayı her müslümanın uyması gereken temel prensipleri hayatımıza taşımamız adına bir fırsata dönüşmesi lazım.

İslamın öngördüğü mutlu ve huzurlu yaşam dileğiyle…

Mustafa BAYTAR/Çankaya Müftüsü