17.10.2021

MEVLİD-İ NEBİ

Vefa, başta Cenab-ı Hak olmak üzere aile, akraba, yakınlar, dostlar, arkadaşlar ve bütün varlık âlemiyle emanet ve sadakat temelli bir münasebet kurmaktır. Vefa, sözüne sadık kalmak ve onu muhafaza etmek için cehd ü gayret göstermektir. Söz ile özün doğru ve birbiriyle uyumlu olmasına dikkat etmektir. Vefa doğrunun, doğruluğun ve adaletin kardeşidir. Vefanın zıddı olan ‘ğadr’ ise yalanın, yalancılığın ve zulmün kardeşidir.

Vefa, fert için bir kıymet ve değer, toplum için huzur ve saadettir. Toplumsal bünye için en esaslı değerlerden, en ulvi hasletlerdendir. Zira bütün muameleler, akitler ve sosyal ilişkiler vefaya bağlıdır. Bir toplumda vefasızlık baş gösterirse güven duygusu sarsılır. Ferdî ve içtimaî hayatta kadirşinaslık ve vefa olmazsa insanî ilişkiler zedelenir, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma ruhu kaybolur, neticede toplumsal huzur bozulur.

Vefakârlık ve kadirşinaslık imandandır, vefasızlık ise nifak alametidir. Bu sebepledir ki mümin vefalıdır, vefalı olmak zorundadır. Vefa, mümin ahlakının bir gereğidir. Mümin için vefaların en yücesi hiç şüphesiz kendisini eşref-i mahlûkat olarak yaratan Yüce Rabbine karşı göstereceği vefadır. İnsanın Mevlâsı’nı tanıması, O’na iman etmesi, O’na karşı kulluk vazifesini yerine getirmesi en büyük vefakârlık; Rabbini inkâr etmesi, O’nun yüceliğini tanımaması ve O’na ubudiyetten imtina etmesi ise en büyük nankörlüktür. Unutulmamalıdır ki insan, “Elest Bezmi”nde Cenab-ı Hakka, iman ve kulluk sözü vermiştir. Dolayısıyla Allah katında gerçek vefa, O’na verilen sözü unutmamak, ne pahasına olursa olsun bu ahde ve misaka sadakat göstermektir. Rabbine karşı vefayı kuşanan insan, O’nun kullarına karşı da kadirşinas olacaktır. Anne-babasına, eş ve çocuklarına, akraba ve dostlarına, imtihan için gelip geçtiği dünyaya karşı göstereceği her türlü vefasızlığın, Allah’a beslediği vefa duygusuna halel getireceğini bilecektir.

Günümüzde maalesef ahlakî değerler ciddi bir şekilde yara almış, adeta hayatın dışına itilmiştir. Ahlakî bir değer erozyonunun yaşandığı ve değerlerin yozlaştığı modern zamanlarda, vefa duygusu da bu durumdan nasibini almıştır. Zira vefasızlık kol gezmektedir günümüz dünyasında ve insanında. En başta da bu vefasızlık, Yüce Yaratıcı’ya karşı kulluk görevinin ihmal edilmesinde kendisini göstermektedir. Cenab-ı Hakka karşı vefasızlık yaygınlaşınca, yalnızlığa terk edilen anne-babalara, eşlere, çocuklara her geçen gün üzülerek şahit olunmaktadır. Sözün insana bir sorumluluk yüklediği gerçeği göz ardı edilerek sadık kalınmayan nice söz ve yeminlerle ahde vefa duygusu zayıflamaktadır.

Bugün Yüce Rabbimizle aramızdaki ahdimizi hatırlamaya, tüm insanlık ve kâinatla olan vefa sözleşmemizi yenilemeye ihtiyaç vardır. Müminler olarak bizler, vefayı en üst seviyede yaşayan ve temsil eden, vefa insanı ve muallimi Hz. Peygamber’in rehberliğinde vefa toplumunu yeniden inşa etmekle mükellefiz.